Utanç verici sessizlik!


ABD Senatosu, Doğu Türkistan’daki Uygurlara yönelik soykırım politikalarından dolayı Çinli yetkililere yaptırım uygulanmasını öngören yasa tasarısını geçtiğimiz hafta onaylarken, Türkiye’nin Uygurlara yönelik Çin zulmüne karşı ölüm sessizliği sürüyor. 

Sözde toplama kamplarında 1 milyondan fazla Uygur soykırıma uğruyor, işkence görüyor ancak iktidar ve ona bağlı medya kuruluşları zulmü görmezden gelmeyi tercih ediyor. Türkiye’deki Uygurlar da çareyi sosyal medyada arıyor. 2011 yılında beri İstanbul’da yaşayan Jevlan Shirmehmet, annesi Suriye Tursun’un 2013 yılında kendisini ziyarete geldiği için yaklaşık 3 yıl önce babası ve kardeşiyle birlikte kamplara alındığını anlatıyor.

Bir başka Doğu Türkistanlı Uygur vatandaşı Ömer Hamdullah, iki ağabeyinin toplam 40 yıl hapis cezasına çarptırıldığını, annesi ve kız kardeşinden ise haber alamadığını söylüyor. Gülsina Mamut ise annesinin Aralık 2017’den bu yana toplama kamplarında olduğunun altını çiziyor. Mamut, “Annem benim Türkiye’de çalışmam gerekçe gösterilerek tutuklandı.” diyor. Üç yıldır haber alamadığını belirtiyor: “Ölü mü diri mi onu bile bilmiyorum.”

4 YILDIR KIZIMI GÖREMİYORUM

Muhammed İzzet, 2016 yılında bayram ziyareti için Doğu Türkistan’a gönderdiği küçük kızından 4 yıldır haber alamadığını aktarıyor. Nursiman Abdureşid ise babası, annesi ve kardeşinin 2017 yılının haziran ayından bu yana kamplarda olduğunu anlatıyor: “Tutuklanma sebebi olarak benim Türkiye’de okumam gösterilmiş.”

Doğu Türkistan’daki Uygurlara yönelik baskı politikalarından dolayı Çinli yetkililere yaptırım uygulanmasını öngören yasa tasarısı, 15 Mayıs’ta ABD Senatosu’nda onayladı. Tasarıda, ABD Başkanı Donald Trump yönetimine, Uygur Türklerine ve diğer Müslüman azınlıklara uygulanan baskı ve şiddetten sorumlu olan bazı Çinli yetkililere yaptırım uygulanması çağrısı yapılıyor. ABD Dışişleri Bakanlığının bölgedeki insan hakları ihlalleri için bir rapor hazırlaması talep ediliyor.

SOYKIRIMIN DELİLİ: DOĞUM ORANI DİP YAPTI

Uygurlara yönelik soykırım politikaları dünyanın gündeminde. Avustralya’da yayın yapan Mercatornet’in geçtiğimiz hafta yayınladığı rapora göre, ülkedeki Uygur nüfusu, sözde eğitim kamplarının kurulduğu 2017’den bu yana önemli ölçüde azaldı. Rapora göre, doğum oranları yüzde 16’lardan yüzde 11’lere, nüfüs artış oranı ise yüzde 11’lerden yüzde 6’lara düştü. Rapora göre 2017 yılında bölgede 330 bin ile 345 bin arasında bebek doğdu. 2019’da bu sayı 205 bine geriledi. Çin’deki diğer eyaletlerle karşılaştırıldığında en düşük doğum oranı. 

TÜRKİYE NE YAPIYOR; KOCA BİR HİÇ!

Peki Türkiye hem müslüman hem de Türk olan Uygurlar için ne yapıyor? Maalesef hiç bir şey! Geçtiğimiz Haziran ayında İyi Parti’nin ‘Uygur Türklerinin gördüğü zulüm araştırılsın’ önergesi bile AKP ve ortağı MHP’nin oylarıyla reddedilmişti. Türkiye, Uygurlar için Çin’e geçtiğimiz yıl ekim ayında ‘insan haklarına saygı’ çağrısı yapan 23 ülke arasında bile yoktu!

MİLYONLARCA UYGUR, ESİR ALINDI

Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygurlar, yıllardır Çin’in zulmü altında inliyor. BM’ye göre 1 milyon civarında Uygur, Çin’in ‘eğitim’ merkezi olarak tanımladığı ‘beyin yıkama’ kamplarında soykırıma uğruyor. Uygurlu sivil toplum örgütlerine göre ise sayı çok daha fazla. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un Asya’dan sorumlu üst düzey yetkilisi Randall Schriver, mayıs ayında yaptığı açıklamada bu sayısının 3 milyona yakın olduğunu söylemişti. Bölgenin toplam nüfusu yaklaşık 20 milyon! Bu 100 Uygur’dan 15’inin Çin’in toplama kamplarında olduğu anlamına geliyor!

ORUÇ AYINDA ZORLA YEMEK!

Erkekler hapsediliyor, kadınlar bütün dünyanın gözü önünde tecavüze uğruyor. 3-4 yaşlarındaki çocuklar, hiçbir gerekçe gösterilmeksizin ailelerinden alınarak sözde ‘çocuk esirgeme kurumlarına’ yerleştiriliyor. Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Komisyonu’nun raporuna göre, özerk Uygur bölgesi bir gözetim kampına dönüştürüldü. Dünyanın gözü önünde Uygurlar’a ‘soykırım’ uygulanıyor. Çinli erkekler, ‘kardeş aile’ kılıfıyla kocası tutuklu Uygur kadınların evlerinde kalmak üzere yollanıyor. Zulüm kamplarla sınırlı değil; sosyal medyada yayınlanan görüntülere göre Ghulca şehri  ortaokul öğrencilerine,  Ramazan ay içinde gizlice oruç tutmadıklarından emin olmak için sınıfta zorunlu öğlen yemeği veriliyor.  

UMUT; SOSYAL MEDYA!

Türkiye’de yaşayan ve yakınları Çin komünist hükümeti tarafından esir alınan Uygurlar çareyi sosyal medyada arıyor. Onlardan biri Jevlan Shirmehmet.  Üniversite eğitimi için 2011 Aralık ayında İstanbul’da gelmiş. O tarihten bu yana Türkiye’de. İstanbul Ticaret Üniversitesi hukuk fakültesi mezunu. Annesinin 2013 yılında kendisini ziyarete geldiğini anlatıyor: “Ben Türkiye’de okuyorum diye Çin annem, babam ve kardeşimi 2018 yılının başında toplama kamplarına alıyor. İki yıl sonra 2019’un sonunda kardeşim ve babamı hasta edip bıraktılar. Annemi ise Türkiye’ye geldiği için hapse attılar. Hala hapiste. Türk yetkililerine sesleniyorum; lütfen bize kulak verin. Artık sesimizi duyun! 2,5 senedir ailemizle iletişim kuramıyoruz.”

İKİ AĞABEYİME 40 YIL CEZA VERDİLER

Doğu Türkistanlı Uygur Türkü Ömer Hamdullah’a kulak verelim: “Çin hükümeti büyük ağabeyim Roza Hamdullah’ı 25 yıl, küçük abim Muhammed Hamdullah’ı 15 yıl hapis cezasına çarptırdı. Tek suçları iş adamı olmak. Hükümet sadece onları tutuklamakla kalmadı, yaptıkları binaları da kapattı. Ve devlet bankalarındaki 100 milyon dolardar fazla malına el koydu. Annem tekerlekli sandalyeye mahkum. Kızkardeşim ve annem hakkında da hiç bir haber alamıyorum. Toplama kamplarındalar mı yoksa cezaevlerindeler mi bilmiyorum. Ey zalim Çin! Kardeşlerimin, annemin ve kız kardeşimin suçu nedir?”

ANNEM, BABAM, KARDEŞİM TUTUKLU

Nursiman Abdurreşid’in ailesi de Çin zulmüne uğrayanlardan: “Babam ve kardeşim 2017 yılının haziran ayında aynı gün kamplara götürülmüş. Sonradan annemin de götürüldüğünü duydum. 2019’da babam hapishaneye transfer edilmiş. Annem ve kardeşimin nerede olduğunu ise bilmiyorum. Bilgi alamıyoruz. Ailemin tutuklanmasının tek sebebi, Çin’in Uygurlara karşı yürüttüğü soykırım politikasıdır. Sebep olarak da benim Türkiye’de okumam gösterilmiş. 3 yıldır ailemden haber almaya çalışıyorum.”

ANNEM ÇİN’İN ZİNDANLARINDA

Gülsina Mamut’un annesi de 2017 Aralık ayından bu yana Çin’de tutuklu: “Annemin tutuklanması için işlediği suç, yerel makamlar tarafından ‘kızının yurt dışında çalışmasına izin verilmesi’ olarak açıklandı. O zamandan beri annemle olan bağımı tamamen kaybettim. Mübarek Ramazan’ın son gülerindeyiz ama 61yaşındaki annemden hala haber yok . Annem Çin zindanında nasıl eziyet çekiyor bilmiyorum . Ben Türkiye’de yaşayan ve ailesinden haber alamayan binlerce Doğu Türkistanlı’dan biriyim.  Annemin  henüz ölü yada diri olup olmadığını bile bilmiyorum.”

BABADAN OĞULA: BİZİ ARAMA!

Muhammet İzzet ise 4 yıldır kızından haber alamadığını söylüyor: “Ben İstanbuldayım, 2016’da kızımda İstanbul’da benimleydi. 2016 kurban bayramında, kızımı ablamla birlikte annemin yanına Doğu Türkistan’a bayramı birlikte geçirmesi için  göndermiştim. Bayramdan sonra ablamla geri dönecekti ama Çin komünistleri ailemdeki herkesin pasaportunu aldı.

Sonra babamdan bir mesaj aldım. Bir süre onlara mesaj atmamamı, iletişim kurmamamı istemiş ve beni engellemiş. O günden sonra ne ailemden ne de kızımdan hiçbir haber alamadım.”

HABER-İNCELEME | İLKER DOĞAN

https://www.tr724.com/utanc-verici-sessizlik/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir