Akıl dışı ve keyfi yönetim Türkiye’yi getirip duvara dayadı. Merkez Bankası rezervleri sıfırlandı, ihracat durdu, büyük umut bağlanan turizm gelirlerinin bu yıl ve muhtemelen 2021’de de olmayacağı anlaşıldı.
Ahval’den Gazeteci Ergun Babahan’ın analizi şöyle;
Erdoğan, Diyanet üzerinden eşcinsel tartışması çıkarıp televizyondan
başarı öyküleri anlatarak bu çıplak gerçeği örtmeye çalışıyor ama
nafile…
Türkiye için deniz bitti…
Korona olmasaydı da bitmişti, salgın Erdoğan’a bir bahane bulma fırsatı yarattı o kadar…
Rusya ile yakınlaşıp Suriye’yi paylaşma hesapları yapan Erdoğan ve ekibi
mağrurdu. Erdoğan’ın iletişimcisi başı Amerikalı senatörlere Twitter
üzerinden mesaj atıyor, “Kırmızı çizginizi geçtik işte, ne yapacaksınız
bakalım” diyordu.
Dışişleri Bakanı burnundan kıl aldırmıyor, S-400’ler için “O iş bitti,
kapandı” diyen Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri’ni Türkiye’nin
düşmanı, sömürgeci bir güç ilan ediyordu.
Putin’e en güvendiği günlerde Erdoğan’ın Amerika’ya yönelik mesajları net ve sertti:
“Kötülüğün dünyanın her yerinde pusuya yattığı bir dönemde, uzun
zamandır müttefikimiz olan ABD’nin Türkiye’ye karşı attığı tek taraflı
adımlar sadece ABD’nin çıkarlarına ve güvenliğine zarar verir. Çok geç
olmadan, Washington, ilişkilerimizin asimetrik olabileceği yanlış
düşüncesini bir kenara bırakmalı ve Türkiye’nin alternatiflere sahip
olduğunu kabul etmelidir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık trendini
tersine çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız…
ABD, Türkiye’nin egemenliğine saygı duymaya başlayıp, milletimizin karşı
karşıya olduğu tehlikeleri anladığını ispatlayamazsa ortaklığımız riske
girebilir…
F..TÖ’cüler hükümetime karşı kanlı bir darbe yapmaya çalıştı. Türk
halkı, ABD’den bu saldırıyı kesin bir dille kınamasını ve Türkiye’nin
seçilmiş hükümetiyle dayanışmasını dile getirmesini istedi. ABD bunu
yapmadı. Türk demokrasisinin yanında olmak yerine ABD yetkilileri
ihtiyatlı bir şekilde ‘Türkiye’de istikrar, barış ve devamlılık’
çağrısında bulundu. Bu da yetmezmiş gibi Türkiye’nin iki taraflı bir
anlaşma ile Fetullah Gülen’in iadesi için yaptığı talepte hiçbir
ilerleme kaydedilmedi.”
Dönem, Putin ve Rusya ile kanka olma dönemiydi, S-400 alımı yoluna
girmiş, doğalgaz hattı projeleri geliştirilmiş, Moskova komşu kapısı
yapılmış, F-35 yerine Rus savaş uçaklarının alınabileceği gündeme
gelmişti. Putin ile dondurma yeniliyor, Amerika’ya sürekli had
bildiriliyordu. Ancak keser döndü, sap döndü. Gelinen noktada
beceriksiz, ufuksuz ekonomi yönetimi, hukukun askıya alınmış olması
ülkeyi resmen iflas ettirdi.
Türkiye şu anda merhum Süleyman Demirel’in çok veciz şekilde ifade
ettiği üzere 70 cente muhtaç hale geldi. Burnundan kıl aldırmayanlar
Dünya Bankası’nın 100 milyon dolarlık korona yardımına bel bağlar hale
geldi.
Her köşeye sıkıştığında olduğu gibi, Erdoğan’ın aklına tipik bir “şark
kurnazlığı” geldi. Rahip Brunson’ı rehin aldıktan sonra Trump’a ziyarete
gitmeden önce bırakmak, Almanya Başbakanı Merkel ile ilişkiyi devam
ettirmek için keyfi olarak tutuklanmış gazeteci Deniz Yücel’i apar topar
serbest bıraktırmak gibi…
Askeri bir kargo uçağına tıbbı malzemeler yüklendi, Trump’a da “ricacı”
bir mektup yazıldı. “Yeni dost ve müttefik aramak” gündemde yoktu,
Erdoğan’ı devirmek isteyen üst akıl ülkesi değil, “Stratejik Ortak”
vardı:
“Ülkemin, ABD’nin güvenilir ve güçlü bir ortağı olarak, her türlü
dayanışmayı sergilemeye devam edeceğine emin olabilirsiniz. Bu mütevazı
yardımın mücadelenize destek ve hastalığa yakalanan vatandaşlarınızın
sağlığına kavuşmasına katkı sağlamasını diliyorum.
Bölgemizdeki son gelişmeler, Türk-ABD ittifakının ve iş birliğinin en
güçlü şekilde sürdürülmesinin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.
Umuyorum ki önümüzdeki dönemde, Kongre ve ABD basını da salgın sırasında
sergilediğimiz bu dayanışmanın da etkisiyle, ilişkilerimizin stratejik
önemini daha iyi kavrayacak ve ortak sorunlarımızla ortak mücadelemizin
gerektirdiği anlayış içinde hareket edecektir. Amerikan halkının gerekli
dirayeti sergileyerek, hepimizi derinden sınayan bu krizi en kısa
sürede geride bırakacağından şüphe duymuyoruz. Bu süreçte, gerek
salgınla mücadelenin gerektirdiği temel ihtiyaçların karşılanmasında
gerek normalleşme sürecinde, ülkemin, ABD’nin güvenilir ve güçlü bir
ortağı olarak, her türlü dayanışmayı sergilemeye devam edeceğine emin
olabilirsiniz.”
Şu cümle özellikle çarpıcı:
“Umuyorum ki önümüzdeki dönemde, Kongre ve ABD basını da salgın sırasında sergilediğimiz bu dayanışmanın da etkisiyle…”
Amerikan Kongresi ve medyasındaki kendisine ve yönetimine yönelik
hissiyatın farkında olması önemli bir gelişme sayılsa bile, bir askeri
uçak maske ile bütün sorunların geride bırakılabileceğini ümit etmesi
çaresizliğinin göstergesi. Yakın dostu Putin’de para yok, petrol
fiyatlarının düşmesinden en büyük darbeyi Rusya yedi.
Para Batı’da ve Amerika’da…
Demokrasiye dönüş olmadan, hukukun üstünlüğü sağlanmadan, başta Merkez
Bankası olmak üzere ekonomi kurumlarının tam bağımsızlığı tesis
edilmeden, keyfi yönetim sonlandırılmadan kimse Erdoğan’a zırnık
koklatmaz.
Her hafta bir uçak dolusu tıbbi malzeme gönderse, kendisi gelip hasta baksa bile nafile…
Kaynak: AHVAL