15 Temmuz ne değildir?


ANALİZ | ADEM YAVUZ ARSLAN

Sonda söyleyeceğimi baştan ve doğrudan söyleyeceğim; 15 Temmuz bir darbe girişimi değildir.

Hazırlıkları, icrası ve sonuçları itibariyle tam olarak bir ‘Devlet Terörü’dür. 

Peki ne demek istiyorum? Çok dallanıp budaklandırmadan ‘kitabın ortasından’ anlatacağım. 

TR724 yazarları Bülent Korucu, Tarık Toros ve Levent Kenez ile bir haftadır 15 Temmuz özel programları yapıyoruz.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

15 Temmuz’a giden süreci, o talihsiz akşam olanları, sonrasında yaşananları ve Türkiye’de yaşanan tarihi dönüşümü gün gün, kişi kişi analiz ettik. 

Ortaya bir resim koymaya çalıştık. 

Duvara yansıttığımız veriler bize 15 Temmuz’a dair resmi söylemden çok farklı şeyler söylüyor.

Bu aşamada dönüp Erdoğan rejimini boşa düşüren verileri tek tek sıralamayacağım. 

Dediğim gibi TR724 Youtube kanalında derli toplu görebilirsiniz. 



‘TEPELEME’NİN 4. YILI 

Gelelim “15 Temmuz ne değildir” sorusuna verdiğim ‘Devlet terörüdür’ cevabına.

Türkiye tarihi darbeler, cuntalar ve kendi halkına karşı operasyon yapan ceberrut devlet tarihidir.

Kendini rejimin sahibi gören elitist azınlık ya 1960 ve 1980’de olduğu gibi doğrudan, ya da 28 Şubat’ta olduğu gibi dolaylı yoldan müdahale etti ve ‘tehdit’ olarak gördüğü kesimi tasfiye etti.

15 Temmuz ise kendine ‘devlet’ süsü veren (aslında imkan itibariyle de gerçekten devletin sahibi olan) kitleyle Erdoğan rejiminin ittifakı sonrası hayata geçirilen bir ‘tepeleme’ operasyonudur.

Hatırlanacağı gibi Balyoz Darbe Planı içinde yer alan ses kayıtlarında Org. Çetin Doğan “acıma yok, tepeleme var” diye tarif ediyordu.

İşte bugün 4.yılını bitirdiğimiz süreç Çetin Doğan’ın tarif ettiği gibi bir ‘Tepeleme’ süreci.

Daha önce sayısız plan yapan, “AKP ve  Gülen’i Bitirme Planı”nı hazırlayanlar istedikleri başarıyı yakalayamamışlardı ama Erdoğan’ın 2012 sonrası denize düşmüş olması bu çevreler için bulunmaz fırsat oldu. 

Bir başka ifadeyle şu anda ‘Erdoğan’ın da katıldığı bir süreç’ yaşıyoruz. 

Tarafların farklı hesapları olsa da ortak hedefleri Gülen Cemaati’ni -tüm bileşenleriyle birlikte- tam anlamıyla kazımaktı. 

Gülen Cemaati’nin talihsizliği ise ilk kez ‘devlet’ ile siyaset kurumunun kol kola girmesi oldu. Çünkü Gülen’i daha 1990’larda bitirmek için planlar yapan malum çevreler ya siyaset kurumunu ikna edememiş ya da toplumsal desteği sağlayamamıştı.

Herşeye rağmen medya ve yargı da şimdiki gibi ‘siyasetin köpeği’ haline gelmemişti. 

Nitekim Ankara’yı yakın takip edenler bilir ki Gülen Cemaati’ne en mesafeli siyasetçiler bile kendilerine sunulan kumpas planlarına “bana tuzak kurduramazsınız” diyerek karşı çıkmıştı. 

‘Devlet’in en büyük avantajı Erdoğan ve yakın halkasının 2010 sonrası boğazına kadar yolsuzluğa, suça bulaşması oldu. 

Onlar Erdoğan’ı kurtardı, ‘başkanlığı’ verdiler, Erdoğan’da onlara 15 Temmuz’a giden yolu açtı. 

İttifakın başka bileşenleri de var; mesela Silivri Cezaevi kapısında “tüm tarikat ve cemaatlerin kökünü kazıyacağız” diyen ve bugün itibariyle Erdoğan’ın büyük ortağı olan Perinçek. 

Düne kadar ‘hesap sormazsam namerdim’ diyen Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş ve Devlet Bahçeli’de aynı ittifakın diğer bileşenlerini oluşturdu. 

Genelkurmay’ın MİT’in ve Cumhurbaşkanlığı’nın koordinesinde 15 Temmuz kurgulandı ve hedefe ulaşıldı.

Yoksa 15 Temmuz’da gerçek bir darbe yoktu. 

Herşey başarısızlığa göre planlanmıştı ve ‘kutsi hedefe’ varabilmek için birkaç bin kişinin ölmesinde sakınca görmemişlerdi.

Günlerdir Youtube kanalımızda anlatıyoruz. 15 Temmuz dediğiniz hadise kötü bir mizansendi ve 250 kişi göstere göstere ölüme yollandı. 

Adil Öksüz ve arkadaşlarının Akıncı Üssü’nde çıkması, Cemaatçi bilinen bazı askerlerin durumu senaryonun parçasıydı. 

İstenirse iki dakikada bitirilebilecek olaylara yol verip sonra istedikleri düzeni kurdular. 

Bu yüzden 15 Temmuz bir darbe girişimi değil ‘devletin kendi halkının bir kısmına karşı uyguladığı terör faaliyetidir” 

‘SİSTEM KAZANDI’ 

Sonuç itibariyle ‘Erdoğan-Devlet’ ittifakı hedefine ulaşmış oldu. Cemaat tam anlamıyla kazındı. 

Cemaatle birlikte başka küçük gruplar da ‘kurunun yanında yaşın yanması’ misali mağdur edildi ama esas hedef her zaman Gülen Hareketiydi.

Bu arada şu hatırlatmayı yapmam lazım; Erdoğan’ın ‘devlet’ ile ittifakı ideolojik değil konjonktürel. Yoksa kol kola yürüyen bu iki yapı birbirine karşı bel altı vuruşlar yapıyor.

Erdoğan askeri vesayetle mücadele ederken Cemaat kadrolarını kullanıp atmıştı. Aynı şeyi şimdi Ergenekoncu-derin devletçi kadrolara yapıyor. 

Muhatapları 15 Temmuz’da kendilerini-yeteneklerini açık ettiği için Erdoğan’ın eli artık daha rahat. 

Ancak muhataplarının da eli armut toplamıyor. 

Yani bugün ya da yarın Erdoğan ve müttefiklerinin birbirini tasfiye girişimlerine şahit olacağımızdan şüpheniz olmasın. 

Fakat ben bu kapışmayı yakın zamanda beklemiyorum.

Sonuç itibariyle Erdoğan ve içinde farklı kesimleri barındıran ‘devlet’ aygıtı kol kola girip Anadolu’nun bugüne kadar yetiştirebildiği en iyi eğitimli dindar-muhafazakar kitleyi imha ediyor. 

Karşımızda kendi halkına karşı terör uygulayan bir yapı var ve 15 Temmuz bu zulmün gerekçesi değil, aracıdır. 

15 Temmuz bir darbe değil devlet terörüdür. Türkiye er ya da geç bu gerçekle yüzleşecek. 

Kaynak
https://www.tr724.com/15-temmuz-ne-degildir/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir