Ve Recep ve Davut

Ahmet Davutoğlu’nun AKP’den tasfiyesi sadece bir Genel Başkan değişikliği değil AKP için aynı zamanda bir eksen değişikliğidir; AKP’nin İslamcılık damarını besleyen son halkanın da sökülmesidir.  

Çünkü Recep T. Erdoğan ideolojik olarak bir İslamcı değildir. Zaten onda bir ideoloji sahibi olacak fikri birikim hiçbir zaman olmamıştır. İslami birikimi namazlardan sonra, ya da ölünün arkasından aşır okumaktan öteye gitmeyen, İmam-Hatip Lisesi birikimidir. Okumadığı için fikren beslenmiş değildir, bu yüzden ideolojik olarak ciddi bir alt yapı da kuramamıştır. Erdoğan için İslamcılık da demokrasi gibi istenilen durağa vardığında inilecek bir trendir; işine yaradığı müddetçe kullanacağı bir aparattır. İslamcılık ile milliyetçiliği bulamaç halinde sunduğu sığ sloganlar, bilinen anlamda bir ideoloji olarak nitelenemez.

Gelecek kuracak, medeniyet inşa edecek zihinsel bir birikimi olmadığı gibi, kendisini ideolojik olarak destekleyecek bir tabanı da yoktur. Erdoğan’ın var olduğu zannedilen tabanı ideolojiyle değil para ve herhangi bir karşılıkla oluşmuş çıkarcı bir tabandır. Rant, kazanç, makam dağıtmadığı ya da korku salamadığı anda Recep T. Erdoğan yeryüzünde yapayalnız bir adamdır. Bunlar olmadan kendisine su verecek adam bile bulamaz, göreceksiniz bulamayacakta. Zihinsel bir istikameti olmadığı için de yetiştirdiği ya da yetişmesine ön ayak olduğu hiç kimse yoktur. Hep başkalarının kadrolarıyla yol almış ve yetişmelerinde zerre katkısı olmadığı bu kadroların çarçur edilmesinde beis görmemiştir. 

Recep T. Erdoğan’ın zihinsel alt yapısını ve ideolojisini açıklayan en güzel kelime ‘kupon arazidir’. Zihinsel melekeleri inşaat, bina, imar tadilatı, arsa rantı gibi şeylere çalışır. Kanaati acizanem odur ki inşaatı delicesine sevmesinin altında yatan saik de budur. Yeryüzündeki her şeye böyle bakar, eskilerin deyimiyle eşya ve hadiseleri okuma biçimi son derece yüzeysel ve sığdır.  

Oysa Davutoğlu AK Parti’yi ideolojik açıdan besleyen hatta ayakta tutan en önemli isimlerden biriydi. Hatta politikaya girmesindeki en önemli sebep ideolojik saiklerdir desek yanlış olmaz. 

Bir konuda hakkını teslim etmek gerekir ki siyaseti kişisel zenginlik aracı yapmamış, yolsuzluk, hırsızlık, ihaleye fesat karıştırmak gibi işlerle hiç anılmamıştır. Davutoğlu eline ve beline sahip çıkmış bu tür işlerle hiç anılmamıştır. O’nu bataklığa düşüren şey ideolojik körlüğü ve ham hayalperestliğidir. Çoğu İslamcının düştüğü girdaptan o da kurtulamamış kendini insanlar içinden seçilmiş özel ve vazifeli olarak görmüştür. Bu zan onu rasyonellikten çıkarıp, Enver Paşa gibi ham hayaller peşinde koşmasına, Neo Osmanlı rüyasıyla Türkiye’nin Ortadoğu bataklığına saplanmasına neden olmuştur. Bu konuyu çok uzatmayayım çünkü yazının konusu Davutoğlu’nun siyasi başarı ya da başarısızlığı değil.

Hatırlayacaksınız Recep T. Erdoğan’ın bütün yolsuzlukları, hırsızlıkları, rutin dışı işleri ortaya dökülünce, arkasında duracak devlet kadrosu da olmayınca can havliyle Ergenekon’un kucağına koşmuştu. Gerçekte bir ideolojisi olmadığı için, Ergenekon’la el sıkışmasını kendi iç dünyasına açıklaması çok da zor olmuşa benzemiyor. 

Erdoğan ve Ergenekon ittifak etmiş görünse de gerçekte Ergenekon AKP’yi muhasara altına almış, sarıp sarmalamıştı. Ergenekon bundan sonra on yıllardır hayalini kurduğu rejimi kurmak için Erdoğan’ı koçbaşı olarak kullanacaktı. Ergenekon, Erdoğan’ın etrafını sardıkça İslamcılar etrafından uzaklaştırıldı. Böyle bir rejimi kurabilmek için 15 Temmuz gibi bir tiyatronun gerçekleşmesi gerekiyordu ve Başbakan koltuğunda oturan Davutoğlu bunun için büyük bir engel teşkil ediyordu.  Davutoğlu her ne kadar günahı kadar sevmese de cemaate (dindarlara) zulmeden bir adam olarak tarihe geçmek istemiyordu. Ancak 15 Temmuz Erdoğan’a rüyasında bile göremeyeceği bir fırsatın kapısını açıyordu, Davutoğlu’nun ya da başka birisinin ideolojik takıntısına böyle bir rüyayı heba edecek değildi. 

Öyle zannediyorum ki Davutoğlu, Başbakanlıkta devam ediyor olsaydı AKP, Ergenekon’a böylesine teslim olmazdı.

Bir durum tespiti yapıyorum, söylediklerimin hiç birisi Davutoğlu’nu tarih önünde aklamaz. Bu rejimin ilk taşları örülürken ona canla başla verdiği destek hiçbir zaman unutulmaz. Ülkeyi Orta Doğu bataklığına saplaması bile günah olarak tek başına ona yeter. 

Mazlumların tutuklanmaya başlaması onun Başbakanlığı döneminde olmuş, Zaman ve Bugün Gazetesi’ne o Başbakanken el konmuş, Samanyolu TV yayın yapamaz hale gelmişti. Hepsinden önemlisi de yılan kendisine dokunana kadar yaşanan hiçbir şeye ses etmemişti.

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

https://www.tr724.com/ve-recep-ve-davut/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir